Medeniyetler Sofrası Hatay Hatay - İstanbul

Anadolu'nun en eski yerleşim merkezi olan Hatay, namı değer Hattena Krallığı...

Fiyata Dahil Olan Hizmetler

  • Türk Hava Yolları'yla gidiş-dönüş uçak biletleri ve vergileri,
  • Luwi Boutique Otel'de 2 gece oda kahvaltı konaklama,
  • St.Pierre anıt müzesi giriş ücreti,
  • Arkeoloji Müzesi giriş ücreti,
  • Programda belirtilen tüm geziler,
  • Gezi boyunca tüm araç ulaşımları,
  • Profesyonel rehberlik hizmeti,
  • Seyahat sigortası,
  • KDV.

Fiyata Dahil Olmayan Hizmetler

  • Öğle ve akşam yemekleri,
  • İptal teminatlı seyahat sağlık sigortası,
  • Kişisel harcamalar.
1.Day

İstanbul-Hatay-Uzun Carsi-Eski Antakya Evleri-Harbiye Selalesi-Habibi Neccar Cami

İstanbul Yeni Havalimanı İç Hatlar Terminali'nde saat 04.50'de buluşma. Türk Hava Yolları'nın TK 2266 sefer sayılı uçuşuyla 06.00'da Hatay'a uçuş. Saat 07.35'te Hatay'a varışımızın ardından bizi bekleyen araca eşyalarımızı yerleştirdikten sonra gezi programımıza başlıyoruz. İlk durak birçok ara sokağın bir bütünlük oluşturduğu Uzun Çarşı, burada yerel halkı ve Hatay'ın etnik yönünü daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Gezimizin ardından hemen hemen tamamı aynı nizama uygun inşa edilmiş yaklaşık 200-250 yıllık olduğu düşünülen Eski Antakya Evleri'ni göreceğiz ve gezimizin ardından öğle yemeği (ekstra) için mola vereceğiz. Yemeğimizi aldıktan sonra rotamızı Helenistik ve Roma Dönemi'nden günümüze ulaşan Harbiye (Daphne) Şelalesine çeviriyor. Bahar ayının güzelliğiyle beraber tarihin akan suyunda rehberimiz tarafından hikayesini dinleyip temiz havanın keyfini çıkardıktan sonra eski bir tapınağın yerine yaptırıldığı düşünülen ve 17.yy'da yeniden yaptırıldığı tahmin edilen hikayesi Hz.İsa'ya kadar uzanan Habib-i Neccaar Cami'yi görüyoruz. Gezimizin ardından otele giriş, konaklama otelde.
Luwi Boutique Otel

2.Day

Vakifli Koyu-Hidirbey-Titus Tuneli ve Besikli Magarasi-St.Simon Manastiri

Otelde alacağımız kahvaltının ardından Samandağ ilçesine hareket ediyoruz. İlk durağımız Türkiye'nin tek Ermeni Köyü olma özelliğini sürdüren Musa Dağı eteklerindeki Vakıflı Köyü'ne hareket ediyoruz. Köylülerin çoğu Ermeni asıllı Türklerdir halk Batı Ermenicesinin İskenderun ve çevresinde konuşulan bir lehçesini konuşmaktadır, etnik anlamda ülkemiz için oldukça önemli olan bu köyü gördükten sonra rotamızı Hıdırbey köyüne çeviriyoruz. Hz.Musa'nın toprağa diktiği asasının ölümsüzlük suyu sayesinde yeşermesiyle büyüdüğüne ve 3 bin yıllık geçmişinin olduğuna inanılan tüm doğallığı ve heybetiyle Hıdırbey Musa Ağacı'nı görüyoruz ardından Hz.Musa ile Hz. Hızır'ın buluştuğu yer olduğuna inanılan Hz.Hızır Türbesi'ni ziyaret ediyoruz. Ardından öğle yemeği (ekstra) molası verdikten sonra MÖ 69'da şehrin etrafını dolanacak ve böylece akıntıların yönünü değiştirmek amacıyla Vespasian'ın emriyle yapımına başlanan ve 81 yılında halefi oğlu Titus tarafından bitirilen Titüs Tüneli'nin eşsiz güzelliğine şahit olacağız. Musa Dağı'nın delinmesiyle yapılan bu tünelin bazı bölümleri dağ ortadan ikiye kesilmiş şekilde olması sebebiyle içeri sızan güneşin oluşturduğu muazzam bir ışığa şahit olacağız. 2014 yılında UNESCO Dünya Miras listesine eklenmiştir. Tünelin içerisinde yürürken yapım aşamasında çalışan kölelerin ne kadar zor şartlarda burayı inşa ettiklerine şahit olacağız devamında sanat anlayışı açısından gösterişli yapılar olan Kaya Mezarları ve Beşikli Mağarası da göreceğiz. Dönemin soylu ailelerine ait olduğu düşünülen 12 adet mezar burada bulunmaktadır.Günümüzün son durağı olan Doğu Akdeniz'in turizm gözdesi St.Simon Manastırı'nı göreceğiz, erken Hristiyanlık hac merkezi olarak kabul edilen Antakyalı Aziz Simon tarafından dini eğitimler verilmek üzere kurulan manastır ülkenin en önemli yapıları arasındadır. Gezimizin ardından otele dönüş ve konaklama. 

3.Day

Antakya Kalesi-St.Pierre Anit Muzesi-Cehennem Kayikcisi

Otelimizde kahvaltı aldıktan sonra bagajlarımızı toplayıp çıkış yapıyoruz. İlk durağımız MÖ 300 yıllarında Büyük İskender'in generallerinden Seleucos I.Nikator tarafından kurulan Antakya Kalesi. Bu kale sırasıyla Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanılarak zamanımıza kadar gelebilmesi sebebiyle dünyanın önemli yapıları arasında yer alır. Kalan duvarların büyük bir kısmının MS 6. yy'da Bizans İmparatoru Justianus tarafından yaptırılmıştır. Kale gezimizin ardından rotamızı Stauris Dağına yani St.Pierre Kilisesi Anıt Müzesine çeviriyoruz. Kayalara oyularak yapılan kilise 13 metre derinliğinde olup 9,5 metre genişliğe ve 7 metre yüksekliğe sahiptir. Bu özel yapıt Hristiyanlığın en eski kilisesi olarak kabul edilir ve Hristiyanlara Hristiyan isminin verilmesinin de burada doğduğuna inanılıyor. Günümüzde müze olarak kullanılan kilisede bazen müze müdürlüğünün denetiminde ayin yapılmaktadır. Kiliseden görünen muhteşem Hatay manzarası da görülmeye değerdir. Kilise gezimizin ardından yaklaşık 200 metre mesafedeki Yunan Mitolojisinde de ismi geçen kayalara oyularak yapılmış olan Kharon Cehennem Kayıkçısı'nı keşfediyoruz. Bu kabartma, 4 metreye 1,5 metre boyutlarından başı örtü ile kapatılmış bir insan portresidir. Helenistik dönemde İmparator Antiochus IV Epiphanes zamanından günümüze kalan dev bir büsttür, Antakya'da birçok insanın ölümüne sebep olan veba salgını sırasında yapılmıştır. Leios adında bir kahinin tavsiyesi üzerine kente yukarıdan bakan ve kendi hastalıklardan koruyacak böyle bir maskeli kabartmanın yapılmasına karar verilmiştir.ardından merkezde alış veriş ve yemek için serbest zaman. Ardından Türk Hava Yolları'nın TK 2255 seferiyle saat 20.05'te İstanbul Yeni Havalimanına uçuş 21.55'te varış. Başka bir gezide görüşebilmek dileğiyle.

Medeniyetler Sofrası Hatay

Call Center