Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan bir şehir, Safranbolu. Bir de Hıdırlık tepesinden o eski Safranbolu’nun tarihi dokusunu hissedince gözünüzün önünde hemen şalvarlı nineler, elinde tesbihi evinin köşesinde bağdaş kurup oturan dedeler gelir. Tarihte birçok uygarlığa ev sahipli yapmış olan bu şehirde adım adım gezip yorulunca da bir safranlı kahve yanında lokum yemeğe bayılacaksınız. Belki de yükseklik korkunuzu bile yeneceğiniz bir tokatlı kanyonuna sahip burası. Tokatlı kanyonuna 80 metre yükseklikten bakacak, ciğerlerinizi mis gibi doğa havasıyla, gözlerinizi yemyeşil ağaçlarla, kulaklarınızı cıvıl cıvıl kuş sesleriyle şımartacaksınız. Turumuzun ilk gününde Hıdırlık tepesinde hissettiğiniz köy havasını tatmak için yolumuz Yörük köyüne düşüyor. Meşhur Sipahioğlu Konağını, köy çamaşırhanesini gezdikten sonra yolumuz Amastris namı diğer Amasya’ya doğru yol almaya başlıyoruz. Meşhur balığının tadını bakıp, bastonlarıyla ünlü Devrek’i ziyaret ediyoruz.
Safranbolu Evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün yünümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi "Şehir” diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.
Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kalealtı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak "Çarşı” üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.
Safranbolu, geleneksel Türk toplum yaşamının özelliklerini kent ölçeğinde yaşatan, tarihi ve kültürel eserlerini tüm insanlara sunan bir örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel miras ve bu mirasın korumadaki başarısı Safranbolu'yu bir dünya kenti ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne alınmasını sağlamıştır.
Peki, siz Safranbolu’yu gördünüz mü? Görmediyseniz mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.
Fiyata Dahil Olan Hizmetler
Fiyata Dahil Olmayan Hizmetlerimiz
Buluşma Yeri Ve Saati
Beşiktaş Conrand Otel Önü: 00.30
Kadıköy Evlendirme Dairesi Önü: 01.00
Kartal Yemek Center Önü: 01.45
Notlar
İstanbul - Yenice Ormanları
Misafirlerimizi Beşiktaş Conrand Otel Önü: 00.30 - Kadıköy Evlendirme Dairesi Önü: 01.00 Kartal Yemek Center Önü: 01.45 belirtilen buluşma noktalarından misafirlerimizi aldıktan sonra Bolu, Gerede, Karabük güzergâhını izleyen yaklaşık 5 saat sürecek 410 kilometrelik yolculuğumuza başlıyoruz.
Yenice Ormanları - Şeker Kanyonu - Yazıköy - Safranbolu - Hükümet Konağı - Saat Kulesi - Hıdırlık Tepesi - Cam Teras
Sabah saatlerinde Yenice Kent Ormanı'na ulaşıyoruz. Doğanın içinde dere kenarındaki tesisimize yerleşiyoruz ve dere kenarındaki tesisimizden birçok çeşit üründen oluşan kahvaltımızı alıyoruz. Karabük Yenice Kaymakamlığı'nın desteğiyle Turizm’e yeni kazandırılan bir bölge olan Yenice Ormanları'nda Şeker kanyonu ve Yazıköy yürüyüşleri sırasında sonbahar renk cümbüşü doyasıya yaşayacaksınız. Sonrasında güzergâhımız Öğlenden sonra için Safranbolu’da Hükümet Konağı’nın ve Saat Kulesi, Kale Mevkiini Hıdırlık Tepesinden Semerciler, Manifaturacılar, Demirciler, Bakırcılar Çarşılarını, panoramik Cinci Hanı ve Hamamı, İzzet Mehmet Paşa Camii, Akçasu Kanyonunu, Köprülü Mehmet Paşa Camiini ve avlusundaki Güneş Saatini Dileyen misafirlerimiz ile Safranbolu turizmine katkıda bulunmak amacıyla Tokatlı Kanyonu üzerinde yerden 80 metre yükseklikte ve 11 metre genişliğinde yapılan Kristal Teras (Cam Seyir Terası ), 75 ton ağırlığı taşıyabiliyor. Roketatar mermisiyle dahi kırılmayan cam seyir terası, her biri 750 kilogram taşıyabilecek kapasiteye sahip gözenekler, 3 santimetre kalınlığında 3 parça camdan oluşuyor. Yaklaşık 400 kişiyi taşıma kapasitesine sahip olan 100 metrekareden oluşan terasta bir seferde sadece 30 kişi bulunabilmekte teras eşsiz Tokatlı Kanyonu manzarasını bizlere sunmaktadır.
Yörükköyü - Amasra - Devrek - İstanbul
Sabah otelimizde alınan açık büfe kahvaltı sonrası hareketle, eski bir Bektaşi köyü olan Yörükköyü’ne varış. Köyün ortak yaşamını yansıtan çamaşırhane gezisini yaparken bu kadar çok detayın düşünülmüş olmasına şaşıracaksınız. Ardından Sipahioğlu Konağı’nın harem ve selamlık bölümlerini geziyoruz. Köy kahvesindeki molayı takiben üzerinden tarihçi Strobon’a göre Amazonlar tarafından kurulmuş olan, adını bir Pers prensesi Amastris’den alan Karadeniz’in eşsiz güzelliklerine sahip Fatih Sultan Mehmet tarafından "Çeşm-i Cihan buramı ola ?” (Dünya’nın Gözü) diye adlandırılan Amasra’ya varış. İhtişamını halen koruyan surlarla çevrili kent sokaklarında gezerken küçük bir adayı anakaraya bağlıyan Kemere Köprüsü, Kilise Camii ve Çekiciler Çarşısını görüp ünlü balık restoranlarında öğle yemeği molası, yemek sonrası Osmanlılar döneminde Bahriyeyi Hümayun sonrasında mızıka okulu olarak da kullanılan Amasra Müzesi (Tadilat dolayısıyla kapalı ise dışarıdan anlatım yapılacaktır.) gezisinin ardından kentten ayrılıyoruz. Bartın - Çaycuma üzerinden bastonlarıyla ünlü Devrek’te bir baston atölyesine uğradıktan sonra aşçılarıyla meşhur Mengen – Yeniçağ Bolu - Adapazarı üzerinden İstanbul’a dönüyoruz. Siz sayın misafirlerimizi bir dahaki organizasyonun da görüşmek üzere sizleri aldığımız noktalara bırakarak vedalaşıyoruz.